Babası: Abdülhamid Han-I
Annesi: Nakş-i Dil Sultan
Doğumu: 20 Temmuz 1786
Vefatı: 1 Temmuz 1839
Saltanatı: 1808-1839
Osmanlı sultanlarının otuzuncusu ve islam halifelerinin doksan beşincisi. 20 Temmuz 1786’da İstanbul’da doğdu. Küçük yaştan itibaren yüksek din ve fen ilimlerini, devrin kıymetli alimlerinden öğrendi. Amcası Üçüncü Selim Han onun yetişmesine çok itina göstererek, modern askeri ve teknik bilgilerle devlet idaresini iyi bir şekilde öğrnmesini sağladı. Tahttan indirildikten sonra da yeğeni Mahmud’la sık sık görüşerek , ona tavsiyelerde bulundu. 28 Temmuz 1808’de Alemdar Mustafa Paşa vak’ası Üzerine Osmanlı tahtına çıktı.
Alemdar Mustafa Paşa’yı sadrazamlığa getiren Mahmud Han, öncelikle asileri ortadan kaldırdı. Sekban-ı cedid adıyla yeni ve modern bir ordu kurdu. Yeniçerileri itaat ve disiplin altına almak için kanunlar koydu. Ancak bu gelişmelere karşı çıkan yeniçeriler, 15 Kasım 1808’de büyük bir isyan çıkararak Alemdar’ı öldürdüler. Makmud Han, yenilikleri durdurmak zorunda kaldı.
Sultan Mahmud iç işlerle uğraşırken, Eflak ve Boğdan’a sahip olmak isteyen Ruslar, Osmanlı Devleti’ ne savaş açarak Eflak, Boğdan, Besarabya ve Dobruca’yı kısa sürede işgal ettiler. Balkanlarda Sırp ve Hicaz’da Vehhabi isyanları çıkarak süratle genişledi. Bu isyanlar üzerine Mahmud Han 1812’de Ruslarla Bükreş antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Serasker Hurşid Paşa, kısa sürede Sırp isyanını bastırdı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa da Vehhabi ayaklanmasını önlemek üzere görevlendirildi. Hicaz’ı istila eden Vehhabiler, Ehl-i sünnet müslümanlara akılnalmaz işkence ve zulümler yaptıkları gibi, dine hakaretleri de dayanılamayacak mertebeye gelmişti. Mehmet Ali paşa, yaptığı silahlı mücadelelerden sonra, mübarek beldeleri Vehnabilerden temizledi. Zafer haberine çok sevinen Mahmud Han, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’ya ihsanlarda bulundu. Mahmud Han 1821’de ortaya çıkan Mora isyanını kısa sürede bastırırken, ayaklanmanın ele başısı olarak gördüğü Patrik Gregorios’u patrikhanenin ortakapısında astırdı.Sultan Mahmud bu olaylar sırasında yeniçeri ve sipahilerin tecavüz ve zorbalıklarının önüne geçilemeyecek bir hal aldığını gördü. Aynı zamanda yeni talim ve eğitim kurallarını da reddeden bu fesat ocağının ortadan kaldırılması emrini verdi. Sancak-ı şerif çıkarılıp dinine ve padişaha bağlı olanların onun altında top- lanarak mücadeleye girişmesi istendi. Böylece Türk Tarihinde eşine ilk defa rastlanan bir olayla Padişah’a bağlı birlikler halkla bütünleşerek, fitne ve fesat yuvası yeniçeri ve sipahi ocaklarını ortadan kaldırdı- lar.Yeniçeri ocağının kaldırılması hayırlı bir olay kabul edilerek, tarihe “Vak’a-i Hayriye” adıyla geçti.
Mahmud Han büyük bir gayret ve çalışmayla kısa sürede Asakir-i Mansure-i Muhammediyye adıyla yeni ve Avrupai tarzda sistemli bir orduya sahip oldu. Topçu, lagımcı ve hurmbaracı ocaklarını ıslah etti. Mekteb-i Bahriyeyi kurdu. Eğitim ve öğretim en üst seviyeye çıkarmak için Avrupa’dan hocalar getirtti. Ancak osmanlı Devleti’ndeki bu sür’atli ve olumlu gelişme, Avrupa devletlerini hoşnud etmedi. ingiliz ve Fransızlar Osmanlı Devleti içerisindeki Mustafa Reşid Paşa gibi adamların yardım vadiyyle aldatarak, Rusya ile harbe sebebiyet verdikleri gibi, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’yı da devletine karşı kışkırttılar. Sultan mahmud Han bu durumda; Bir yandan devlete yeni nizan verirken, bir yandan da buhran çıkaran iç ve dış düşmanlarala uğraşarak isyanları bastırmaya ve imparatorluğu kurtarmaya çalışıyordu. Bunlar arasında en kötüsü Mısır valisi Memet Ali Paşa’nın çıkardığı isyan olup, hadise milletler arası ağır bir mes’ele halini aldı. Nitekim bütün buhranlar karşısında, irdesi, sabrı ve cesareti kırılmayan Hakan, bu hadisenin ıstırabı içinde 1 Temmuz 1839’da hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Çemberlitaş’taki türbesine defn edildi.
İkinci Mahmud Han, askeri, idari ve san’at sahalarında kendini çok iyi yetiştirmiş, dindar,akıllı,zeki,çalışkan ve azim sahib bir padişahtı. İlim ve san’at adamlarına ve eserlerine ziyadesiyle alaka gösterir, kıymet verip himaye ederdi. Osmanlı Devleti’nin ilerlemesini, teknik ve sanayide devrin seviyesine ulaşılmasında görüyordu. gayret ve sebat sahibi bişr padişahtı. Devrindeki bütün hadiseler karşısında asla ümitsizlik ve gevşeklik göstermedi. Düşmanlara ve asilere karşı aciz, fakat devlet nizamına ve yeniliklere engel olan yeniçeri ocağını ve başına buyruk kimseleri ortadan kaldırmakla en büyük inkilabı gerçekleştirdi. Lakin iş başında iktidar sahibi ve dinine bağlı devlet adamlarının bulunamayışıonunyalnız kalmasına sebep olduğu gibi yeniliklerle kesin bir neticeye varmasınıda önledi.
Ayrıca şair olan ve şiirlerinde Adli mahlasını kullanan Mahmud Han, bu buhran devresinde, yaptırdığı ilim, san’at eserleri, hayır kurumları ve sosyal müesseseleri ile ülkeyi imar etti.